Siyasette çok anlayamadığım bir konu vardır. Siyaset yapan herkese sorun; siyaseti halk için yaptığını söyleyecektir. Ama siyaset şekillerini incelediğiniz zaman maalesef halkla ilgili bir ilişki kuramazsınız.
Zaman zaman partilerin milletvekilleri, genel merkez yöneticileri ilimize “halkla buluşmaya” gelirler. Bugün de CHP’liler ilimizde olduğu gibi…
Bu tür ziyaretlerde programlar üç aşağı beş yukarı bellidir. Esnaf Odaları Birliğini, Konya Ticaret Odası’nı, Konya Sanayi Odası’nı, Konya Ticaret Borsası’nı başta olmak üzere ziyaret etmek isterler. Bunun dışında tarımla ilgili olarak ziraat odaları, çiftçi kuruluşları ve en sonunda da STK adı altında bir takım kuruluşlara giderler. Sonunda da güzel bir siyasi çalışma yaptıklarını düşünerek ilimizden ayrılırlar.
Ben şahsen bu ziyaretlerin siyasal mantığını hiç anlamam. Bu tür kuruluşlar genelde Hükümetle aynı paralelde hareket eden kurumlardır. Konya’daki siyasal yapı bellidir. Egemen olan Ak Parti siyasetidir ve de bu kurumların başındakiler de genelde Ak Parti’ye yakın isimlerdir. Herhangi bir muhalefet partisinin bu kurumları ziyaret etmesi siyaseten ne kazandırır diye sorarsanız, bence hiçbir şey kazandırmaz.
İşin bir de diğer bir tarafı var: Farz edelim ki, bu kurumların başındaki insanları ziyaret ettiniz ve de --olmaz da hadi oldu diyelim- bu başkanı etkileyip sizi destekleyecek anlayışı sağladınız. Peki, bu başkanın etki altına alabileceği kaç üyesi olur sizce?
Bu kurumlara üye olma zorunluluğu vardır. Yani bir iş adamı ticaret odasına üye olmak zorundadır. Bir esnaf, esnaf odalarına üye olmak zorundadır. Bir sanayici sanayi odasına üye olmak zorundadır. Hatta daha derinleştirirsek, bir mühendis, mesleki odasına üye olmak zorundadır. Yani ilkesel veya gönülden bir bağlılık değil, hukuki bir gerekliliktir bu kurumların üyesi olmak. Dolayısıyla da bu kurumların başındaki insanlar konjonktürel olarak bu kurumların başına gelirler.
Mesela hükümeti X partisi oluştursa, yerel iktidara da aynı X partisi sahip olsa, bu tür kurumların başındaki insanlar da genellikle bu X partisine yakın olan isimlerden seçilir.
Bir de işin STK(sivil toplum kuruluşu) boyutu vardır ki, o daha da komiktir. Bir kere henüz ülkemizde hangileri STK’dır, hangileri STK değildir konusu daha belirlenmemiştir. Öncelikle Devlet’le iletişim halinde olan bir kuruluş, adı üzerinde “sivil” toplum kuruluşu olmaz. Odalar zaten “yarı resmi” kurumlardır, bunların hiçbiri STK olmaz.
Vakıflar adı üzerinde vakıftır. Yapı olarak herkes bir şeyler vakfeder. Kimi parasını, kimi malını, kimi zamanını vakfeder. Ama bu kurumlar her şeyden önce antidemokratik kurumlardır. Bunlardan STK olmaz. Yanlış anlaşılmasın, bu söylediğim konular teknik değerlendirmelerdir. Yani vakıfları kötülemek adına gibi algılanmasın. Onlar da kendi yapıları içerisinde hizmet eden gruplardır.
Mesela çoğu kimse bilmez ama cami dernekleri birer STK’dır. Ancak cami derneğini kurup ertesi gün belediyeden ne koparırız diye düşünüp, belediyenin kapısına dayanana kadar… (Bu da aslında başka bir yazı konusudur ama üstünkörü anlatmış olayım burada da)
Yani temel anlamda bana göre bu ziyaretler siyaseten, muhalefet için zaman kaybından başka bir şey değildir.
Eskiden kahvehane toplantıları yapılırdı, bunun yerine şimdilerde kafeler var. Hatta Zafer gibi, Bedesten Çarşısı gibi, işlek yerlerde birer masa koyup oturmak bence bu ziyaretlerden çok daha etkili olur. Bir de ne hikmetse hala birçok partinin anlamadığı bir konu yerel basın konusudur.
Bakın şöyle bir matematik yapalım. Konya’da 15 civarında basın kuruluşu vardır. Bunlardan 12 tanesinin Basın İlan Kurumuna kayıtlı internet sitesi vardır. Bu internet siteleri günlük olarak en kötüsü 10 bin ziyaretçi sağlamak zorundadır. Bunu 12 ile çarparsanız en az 120 bin kişiye ulaşır bu siteler. Bir de buna 15 gazetenin en kötü 10 bin civarında abonesi, okuyucusu olduğunu düşünürsek; yani yerel basın ziyareti bu yönüyle odalardan çok daha önemli bir rol üstlenir. Yani bu odalara falan ayıracağınız zamanın çok daha azını yerel basını ziyarete harcayarak çok daha fazla tanıtım yapma şansına sahip olabilirsiniz.
Maksat Konya’ya gelindiğinde parti olarak verilecek mesajları en fazla kişiye ulaştırmaksa şayet bunun yolunu çok daha iyi belirlemek gerekir.
Yerel basın ve halkla kurulacak doğrudan temas, odaların ziyaretinden çok daha etkili olabilir. Çünkü siyaset, önünde sonunda halkın sofrasında ve günlük hayatında karşılık bulur.
Dostlukla kalın.